Türkiye cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi onayladıktan sonra, seçim yapmam gerektiğini savundum. Çünkü Türkiye büyük bir değişime karar verdi. Halk, 16 Nisan 2017’de yeni bir sisteme geçme arayışını onayladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi reform mücadelesine çok etkili destek verdi. Nitekim, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) desteğini de alan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK) Partisi bu açıdan çok daha güçlüydü. Bu kararda başvuru sürecine bir defada devam edildi. Buna direnenler, buna karşı tartışmalar ve tıkanıklıkların peşinden koşarak, Türkiye’nin rejimi değiştirildi. Bu vesayetçi yaklaşımlara göre, halkın evet dediği önemli değildi, çünkü insanlar cahildirler.

Küresel egemen güçler, Arap Baharı’ndan bu yana Erdoğan’ı ve AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırmak için her türlü şemaya da başvurdular. Türkiye, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve Fetullah Terör Örgütü’nün (FETÖ) kuşatılmasıyla yeniden yüz yüze kaldı. Batılı ittifak, Erdoğan’ı İslamcı olmakla ve Türkiye’yi Batıdan uzaklaştırdığı ve bunu yapmaya devam ettiği iddiasını savunuyordu. ABD’nin “Biz endişe duyuyoruz” ifadesi, kararsız bir seçim yapma kararında, bunu açıkça ortaya koyuyor. Mısır’da demokrasi yıkıldı; Demokratik yollarla seçilen Muhammed Morsi hapsedildi. General Abdel-Fattah el-Sisi bir darbeyle iktidara geldi. ABD bunu alkışladı. Körfezde, Muhammed bin Salman, ona karşı olan birçok inanç ve bilim adamını hapsetti. İş dünyasının insanları tutuklandı. Buna rağmen, prens saygı ve Arap dünyasının lideri olarak sunulur.

Türkiye, seçim yapmak için meşru yollarla bir karar vermiş ve bütün muhalefet partileri onaylamışlardır. Bu karar da Parlamentodan geçti. Her şey demokrasi kapsamında gerçekleşti. Oysa ABD “endişe” dir, çünkü demokrasiyi umursamıyor. ABD için, Türkiye’nin Erdoğan ile bağımsızlık süreci ve özgürce karar veren bir devlet haline gelmesi tehlikelidir. Türkiye, ABD’ye olan bağımlılığını sarsmakta ve kendi iradesine karar veren bir ülke haline gelmektedir. Artık “bölünmüş demokrasi” uygulamasından kaçıyor ve daha etkili bir bürokrasi ve devlet sistemi gerçekleştiriyor. Türkiye başkanlık sistemi ile ne yapmak istiyor ve bu sisteme geçiş ABD’yi bu kadar çok endişelendiriyor? ABD, neden uygulamaya koyduğumuz bir karar hakkında niçin bu kadar çok önemsiyor? kendi sistemimize göre. Sanırım ABD, Türkiye’nin hala ona bağlı bir ülke olduğunu düşünüyor. Yine de o zamandan beri çok şey oldu. Ne FETÖ bunu engellemedi, ne de PKK. Türkiye aynı zamanda bu iki terör tıkanıklığını büyük ölçüde tahrip etti.

Snap seçiminin bir diğer önemli yönü, iç anlaşmazlıklar ile ilgilidir. Bu anlaşmazlıklar, Gezi Parkı olaylarıyla somut olarak başlıyor. Ancak, bundan daha derindir. İçeriden endişe duyanlar, sisteme karşı çıkanlar değişiyor… İçsel olarak ilgilenen bu insanlar, AK Parti’nin reform politikalarına başından beri tepki gösteriyorlar. Çünkü sınıf yapıları ve ideolojileri eski sistemle bütünleşti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bu eski sistemin partisidir. Hangi parti gelirse gelsin, CHP tarafından kurulan bu sistem bir kale gibi kalır. CHP’nin etrafında toplanan laik elitler büyücülerdir. Sürekli olarak “rejim tehlikede”, “Laikliği kaybediyoruz” diyerek varlıklarının egemen konumunu koruyorlar, “Şeriat geliyor. “Başkanlık sistemine geçiş, asırlık tarihi egemenlik konumunu kökten değiştirecek. Onların ideolojisi ve sistem anlayışı artık devletle ilişkilendirilmeyecek. İnsanlara uyguladıkları ideolojiler ve kurumsal uygulamalar değişecek.

Başkanlık sistemine geçiş devreye girdiğinde, hem yurtiçinde hem de yurtdışında ilgili olanlar aktif olmaya başlıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli bu etkinliği fark etti. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile paylaştı. İki endişenin yarattığı “bozuklukların”, kararsız seçim kararı ile ortadan kaldırılmasına karar verildi. “Söz konusu” nın tartışmalı olarak üreteceği muhtemel yıkıcı operasyonlar aşıldı.

Önceki İçerikSavaş ekonomisi
Sonraki İçerikMerkez Bankası’nın faiz kararı