Merkez Bankası Para Politikası Kurulu dün faiz kararını açıkladı. Merkez Bankası son dönemde uyguladığı Geç Likidite Penceresi Faiz Oranını yüzde 12,75’ten yüzde 13,50’ye yükseltmiştir.

Merkez Bankası’nın bu kararının ardındaki motivasyon, döviz kurundaki faaliyeti azaltmak ve artışın neden olduğu yüksek fiyatlamayı önlemek. Bu kararla birlikte, Merkez Bankası’nın özellikle döviz kurlarındaki hareketliliğin son dönemlerde fiyatlara etkisini ve dolayısıyla fiyat istikrarını azaltmaya öncelik verebileceğini söyleyebiliriz.

Faiz oranlarındaki artışın arkasındaki sebep, Para Politikası Kurulu Karar Metninde açıkça belirtilmiştir:

“Enflasyon ve beklenen yüksek enflasyon seviyeleri, fiyatlama davranışları üzerinde bir risk oluşturmaya devam ediyor. İthalat fiyatlarındaki artış söz konusu riskleri artırdı. Bu bağlamda, Komite fiyat istikrarını desteklemek için ölçülen parasal sıkılaştırmaya karar vermiştir. ”

Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi, döviz kuru fiyat değişebilirliği ciddiye alınmaktadır.

Faiz-kur büyüme dengesi

Merkez Bankası, özellikle geçmiş dönemlerde döviz kurlarında da bir artış olduğunda artan faiz oranlarına gitmiştir. Çünkü faiz, döviz kurundaki artışa çözüm olarak kabul edildi. Bu politika aracı, Merkez Bankası için en düşük maliyete sahip gibi görünebilir, ancak ekonomi ve özellikle büyüme için büyük maliyetlere yol açar.

Döviz kurundaki artışın önüne geçmek için alınan faiz artırım kararı, kısa vadede döviz kurundaki faaliyeti azaltabilir, ancak uzun vadede, ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etki yaratacak büyük bir engel olarak durmaktadır. Bu, kredi faizlerinin artmasına ve yatırımların önlenmesine neden olabilir.

Bu nedenle, faiz kararlarında bu hassas denge dikkate alınmalıdır. Bu doğrultuda, fiyat istikrarına ek olarak, işsizlik ve ekonomik büyüme gibi makroekonomik hedefler de Merkez Bankası’nın hedefleri arasında yer almalıdır.

Bu durum, bizim gibi orta gelirli ekonomilerden yüksek gelirli ekonomilere geçiş yapmak isteyen gelişmekte olan ülkeler için önem kazanmaktadır.

Dünya Merkez Bankalarının Amaçları

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Kararlarında para istikrarı üzerinde güçlü bir vurgu vardır, ancak maalesef ekonomik büyüme ve istihdam ile ilgili konular dahil edilmemiştir. Dünyadaki merkez bankalarının temel amaçlarını hatırlamada fayda var.

Örneğin, G20 ülkelerinin Merkez Bankalarının para politikalarının gözden geçirilmesi, fiyat istikrarına ek olarak ülke ekonomisine ilişkin diğer makroekonomik hedeflere sahip olduklarını göstermektedir.

Örneğin, Hindistan Merkez Bankası fiyat politikasını hedeflerken, ekonomik büyümeyi de gündemine dahil etmiştir. Güney Afrika Merkez Bankası, bunun karşılığında “dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme için” fiyat istikrarını sağlamayı amaçlamaktadır.

Kanada Merkez Bankası, Kanada’nın ekonomik ve mali refahını desteklemeyi hedefliyor. Meksika Merkez Bankası’nın önceliği, Rusya Merkez Bankası Rusya vatandaşlarının refahını artırmayı hedeflerken, yerel para biriminin satın alma gücünün istikrarını sağlamaktır.

Brezilya Merkez Bankası güçlü ve etkin finansal piyasalar oluşturmaya önem verirken, Arjantin Merkez Bankası’nın enflasyon hedefindeki temel hedefi sosyal eşitliği sağlayarak ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmektir.

Görüldüğü gibi, enflasyonu hedeflemenin yanı sıra, dünya merkez bankaları da ülke ekonomisine ilişkin çeşitli makroekonomik hedefleri belirlemekte ve ülkenin ekonomik gündeminde yer almaktadır.

Bu çerçevede, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını sağlaması yanında, ülke ekonomisinin ve işsizliğin büyümesine öncelik veren başka hedeflere sahip olması önemlidir.

Bu hedefleri hem para politikası kararlarında hem de piyasaları yönlendiren karar metinlerinde görmek, Merkez Bankasına olan güveni ve güvenilirliğini artıracaktır.

Önceki İçerikErken seçimle ‘ilgili’ yurt içinde ve yurt dışında yaşananlar
Sonraki İçerikİsrail ile İran ilişkisi nereye gidiyor?