AB, Türkiye’yi yıllardır vize serbestleştirme konulu meseleyi engellemekte ve değiştirmektedir. Birçok diyaloga rağmen, son diyalog pek fazla değişimin olmadığını göstermektedir.

Türkiye ve Avrupa Birliği geçtiğimiz günlerde AB’ye gitmek isteyen Türk vatandaşlarına yönelik vize muafiyeti konusunda görüşmelerde bulundu. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile Türkiye arasında 1963’te imzalanan ortaklık anlaşması, konuyla ilgili bir söz verdiği için bu tartışma yeni değildir. Aslında, Ankara ve Brüksel’in neden 55 yıl önce üzerinde anlaşılan bir konuyu görüşmek zorunda olduklarını anlamak zor.

Bunca yıldan sonra, Avrupa Birliği hala Türk vatandaşları için serbest dolaşım hakkını tanımak istemiyor; ve 2018’de, Avrupalı ​​yetkililer, vize işlemlerini nasıl kolaylaştırmak yerine, bir kez ve her şeyden vazgeçmek yerine, hala konuşmayı tercih ediyorlar.

1999’a kadar, AB, resmi olarak Türkiye’ye aday statüsü verene kadar, AB, 1963 Ankara Anlaşması’nın, Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkını içermediğini iddia etti. Mesele şu ki, iki taraf 1995’ten beri bir gümrük birliği içinde bulunuyor, bu da endüstriyel ürünlerin Türkiye ve AB arasında serbestçe dolaşabileceği anlamına geliyor; ama diyelim ki, bu ürünleri taşıması gereken Türk kamyon şoförleri özgürce Avrupa’ya seyahat edemez. Türk firmalarının ürünlerini tanıtmak için Avrupa’daki endüstriyel fuarlara katılmaları mümkündür, ancak bu şirketlerin çalışanları vize işlemlerine katılmakla uğraşmak zorundadırlar. Türkiye aday ülke ilan edildiğinden beri Türk hükümeti hatırlatmak zorunda kaldı. vize konusuyla ilgili Avrupalı ​​meslektaşları. AB, konunun resmi müzakere sürecinde tartışılmaması gerektiğini söyledi. Daha sonra müzakere süreci 2005 yılında başladı, ancak AB son olarak Kıbrıs sorununun bahanesiyle liberalleşmeyi sistematik olarak engellemeye devam etti.

Ardından Suriyeli mülteci sorunu geldi. AB daha sonra Türkiye’ye vatandaşları için vize muafiyetleri istiyorsa mültecilerle ilgili geri kabul anlaşmasını imzalaması gerektiğini söyledi. Diğer bir deyişle, Türkiye’den Suriyeli mültecilerin vize serbestisi karşılığında Avrupa kıyılarına ulaşmasını engelleyeceğine dair söz vermesi istenmiştir. Ardından, askeri darbe girişimi ve Türkiye’deki birçok terörist saldırı bağlamında AB, AB’ye serbestçe seyahat etmek isteyen Türklerin politik kriterlerini ekledi. Örneğin, Türkiye’den terörle mücadele mevzuatını değiştirmesini ve olağanüstü halini kaldırmasını istediler. AB bu politik kriterleri şu şekilde haklı çıkarmıştır: Türkiye’nin demokratik kayıtları gelişmezse, birçok insan Avrupa’ya göç etmek isteyecektir. Önemli olan, Avrupa ülkeleri, bu göçmenleri mülteci olarak kabul etmek zorunda değil. Ayrıca, AB ülkelerinin Gülenist Terör Grubu (FETÖ) veya PKK mensuplarının mülteci statüsüne üyelerine herhangi bir sorun yaşamadıkları görülmektedir. Yani daha fazla mülteci istemediklerini söylediğinde ilginç.

Örneğin, Yunanistan, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif olarak yer alan ve daha sonra ülkede sığınma talebinde bulunan Türk askeri personelinin varlığı hakkında çok fazla şikâyetçi görünmüyor. Peki, Türkiye AB’nin istediği her şeyi kabul ettiğinde tam olarak ne değişecek? Ayrıca, herkes vize yükümlülüğünün ne zaman kaldırılacağını biliyor, Türkler hemen çantalarını paketleyip en yakın Avrupa ülkesine gitmeyecekler. Eğer Avrupa’da iş garantisi yok ise – ve öyle değil – insanlar neden herşeyi gereksiz yere riske atıyor ve ülkelerini riskli bir maceraya bırakıyorlar?

Aslında, bilimsel araştırma, Avrupa’nın vize serbestleşmesi olmaksızın daha fazla göç baskısı altında olduğunu kanıtlamıştır. Bununla birlikte, elbette AB’nin konuyu bilimsel bir bakış açısıyla değil, politik olarak değerlendirdiğini biliyoruz. AB ile üyelik müzakerelerinde bulunan resmi bir aday ülke olan Türkiye’ye Ukrayna veya Sırbistan’a verilmeyen bir hak verilmemesi kesinlikle politikdir. Türk vatandaşlarının çoğunluğu, vize serbestisi konusundaki diyaloğun hala gerekli olması halinde, Sırplar ya da Ukraynalılar olarak beyaz ve Hıristiyan olarak kalıyor.

Önceki İçerikYurt dışındaki vatandaşlar için seçimler 2 gün sonra başlıyor
Sonraki İçerikÇavuşoğlu, ABD ile bir anlaşma için gayret ediyor