Muhalefet başkan adayları, Muharrem İnce, Temel Karamollaoğlu ve Meral Akşener, Halkın Demokratik Partisi (HDP) tarafından desteklenen Selahattin Demirtaş’ın hapishaneden serbest bırakılmasını istiyorlar.

Açıkçası, hedefleri, ikinci turu bitirmek için ilk turda HDP seçmenlerinden bazılarını uzaklaştırmak. HDP’nin desteğiyle görevdeki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı geçmeyi umuyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bu yoldan gitmeye daha istekli gözükürken, İyi Parti (İP) milliyetçi üssünü kızdırmaktan kaçınmak için dikkatli bir şekilde ilerlemektedir.

CHP iki boyutlu bir kampanya stratejisini benimsedi. Birincisi, seçmen davranışını etkilemek için yapılan çeşitli taktik hareketlerle ilgilidir. İP’nin itirazları nedeniyle HDP’yi Milletler İttifakına dahil edemeyen CHP, HDP üssünü kentsel seçmenlere daha çekici hale getirmek istiyor. Bu nedenle, CHP’nin parlamento yarışı için aday listesinden pek çok solcu dışarıda bırakılmışken, HDP aynı anda Türk solundaki tanınmış isimlere ulaşmıştır.

İkinci boyut, CHP’nin Parlamentonun çatısı altındaki Kürt sorununa barışçı bir çözüm çağrısında bulunan cesur hamlesidir. Hareketin, anadili eğitimini sağlamayı ve “Yerel Özyönetim Üzerine Avrupa Şartı” nı benimsemeyi taahhüt ettiği dikkat çekiciydi. 1991’de yapılan çeşitli çekincelerin geri çekilmesi, yerel yönetimlerin kendi iç yapılarını organize etmelerini, mali kaynakları kullanabilmelerini ve dış ilişkilerini bağımsız yürütmelerini mümkün kılacaktır. Aynı zamanda, belge merkezi otoritenin izleme yetkilerine kısıtlamalar getirmektedir.

Bu anlamda CHP’nin sözü, Kürt sorununu çözmek için cesaret göstermenin ötesine geçiyor. Sadece Türkiye’nin silahsızlanma müzakereleri konusundaki deneyimlerini tam olarak görmezden gelmekle kalmaz, aynı zamanda İspanya da dahil olmak üzere birçok ülkede otonominin artık mümkün olmadığını dikkate almaz. Katalonya ve Kuzey Irak’taki davalar, belirli bir bölgeye özerklik tanınmasının, yalnızca ayrılıkçı bir kimlik ve siyaseti teşvik ettiğini ileri sürüyor.

Diğer bir deyişle, özerklik demokratikleşmeden ziyade bölgesel dağılıma yol açar. Bazı eski CHP ağır sikletlerinin neden partinin özerklik için itici güçlerinin federalizme ve toprak ayrışmasına yol açabileceğinden şikayet etmesine şaşmamalı. Türkiye’nin yakınlaşma sürecinde ne olduğuna şahit olan CHP, İspanyolların pişmanlık duydukları bazı adımları atmayı vaat ediyor.

Terör örgütünün PKK ve HDP’nin Temmuz 2015’e kadar barış sürecini kötüye kullandığını da hatırlatalım. Türkiye’nin güneydoğusundaki şiddet, korku ve tehditlerle desteklenen PKK-HDP baskısı hala yeni. Yerel topluluklar, yetkililerin teröristlerin gelecekte kendilerine de aynı baskıyı yapmalarına izin vermediğini düşünüyor.

Bölgedeki birçok Kürt geçmiş baskılara ve “açmalar” nedeniyle barış sürecinin çökmesine bağlı olarak HDP’den rahatsızlık duyuyor. HDP’nin marjinalleşmesinin kalbinde bu öfke yatıyor.

Aynı öfke, Suriye’de ve Irak’ta olduğu gibi, evde terörle mücadele operasyonlarına halk desteğini de çeviriyor. Türkiye, PKK’nın Kuzey Suriye’de bir “statelet” yaratma çabalarını engellemesine kadar, CHP’nin Ankara’nın çekincelerini geri çekme vaadi, bir çözüm umudu sunmayacaktır.

Tam tersine, ana muhalefet partisi PKK’yı ve HDP’yi yalnızca Temmuz 2015’ten beri hapsedilen politika sınırlarından kurtaracaktı.

Muhalefetteki cumhurbaşkanlığı adaylarının ve ana muhalefet partisi CHP’nin HDP’yi marjlardan kurtarmak için gösterdiği çabalar sıradan bir “normalleşme” eylemini temsil etmiyor. Bu da seçmenlerle puanlama puanlarına yönelik bir popülizm markası değil. Ne de olsa HDP liderliği, kendisini ilk etapta marjlara iten güçlerden uzaklaşmayı başaramadı. Hareketin “hendek savaşı” ya da PKK şiddeti üzerindeki konumu değişmeden devam ediyor. Fox TV ile yaptığı son röportajda, HDP Eş Başkanı Pervin Buldan sadece PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamayı reddetmekle kalmayıp, aynı zamanda yerel halkın savunmasını da mümkün kılan “hendek savaşı” lehine çıktı. kendilerini.

HDP’yi büyük bir dönüşüm geçirme konusundaki isteksizliğine rağmen siyasi alanın sınırlarından kurtarmaya çalışmak, Türkiye’nin terörle mücadelesini zayıflatacaktır. Bu tür eylemler, barışçıl bir arada yaşamanın destekçileri değil, şiddet ve ayrılıkçı savunucuları teşvik edecektir. Durum ne olursa olsun, CHP’li politikacıların neyi başarmaya çalıştıklarını anladıklarına inanıp yardım edemez.

Önceki İçerikBay Trump, sana bir sorum var
Sonraki İçerikYemeklerimizdeki gizli düşman