Gençlerin ve Kürtlerin tutumu, seçimin sonucunu belirleyecek en önemli unsurlar gibi görünüyor. Muhafazakârların, Türk milliyetçilerinin, neo-milliyetçilerin ve sol grupların eğilimleri büyük ölçüde açıktır.

Böylece gençlerin ve Kürtlerin eğilimleri önemli bir öneme sahiptir. Kürt oyları nereye gidecek? Bu sorunun cevabı çok önemlidir.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kürtleri kendi politik mülkü olarak görüyor. Nitekim farklı partiler için oy kullanan Kürtleri suçlamakta, başkalaştırmakta ve hakaret etmektedir. Kürtlerin HDP ile bütünleşmesini ve kendi kontrolü altında olmasını istiyorlar, ancak bu politik davranış birçok yönden Kürtlere karşı. Çünkü bu durumda Kürtler de genel toplum tarafından ötekileştirme ve dışlama ile karşı karşıya kalıyorlar. Büyük toplumun “siyah olma tehlikeleri” ni yaşamaya başlarlar. İş, akrabalık ve evlilik gibi günlük yaşamda yoksunluk ve çatışmalarla karşılaşmaya başlarlar. HDP, Kürtleri etnik yanlısı bir temsilciliğe itiyor ve bu nedenle diğer “İslami unsurlar” tarafından ötekileştirmeyi tetikliyor. Etnik yanlısı siyaseti tetiklemeye başlayacak. İslami unsurları Kürtleri bölücü olarak algılayacak.

Türkiye’de Kemalizm ve katı neo-milliyetçilik ile kurulmuş olan pratikler, tarihsel olarak Kürtleri ötekileştirdi ve onları suskun bıraktı ve bir dalı olmadan kaldı. Sadece Doğu Rehabilitasyon Planı bile bu açıdan travmatik bir uygulamadır. Bu asimilasyon, red ve inkâr politikalarının üstesinden gelmek için iki politik seçenek ortaya çıktı. Bunlardan biri, soldan ortaya çıkan ve Kürdistan İşçi Partisi (HDP) ile şiddete dönüşen ve son olarak HDP ile siyasi partiye dönüşen seçenek. Bu seçenek, ayrıştırma temelinde çözümü temsil etmeyi gerektirir. Ben buna ayrılığın temsili derim. Ayrılık yoluyla temsil, Kürtleri Anadolu’dan, İslami unsurlardan ve Türkiye Cumhuriyeti’nden ayırır. Kürtleri şiddet, çatışma ve ayrılmaya doğru sürükler. Kürtleri, üstesinden gelemeyecekleri sorunlarla yüzleşir. Ölüme, dışlamaya, savaşa ve yabancılaşmaya yol açar. PKK bunu yapıyor. HDP tarafından desteklenen hendek politikaları bu. Yine tüm bunlar için en büyük bedeli ödeyen Kürtler ve sonuçta tüm Türkiye tabii ki.

Kürtlerle ilgili sorunların çözümü için ikinci seçenek Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği tarafından geliştirilmiştir. Ben bu temsili entegrasyon ile adlandırıyorum. Entegrasyon yoluyla temsil edilirken, Kemalizm ve eski Türkiye siyasetiyle gelen asimilasyon politikaları tedrici reformlarla aşılabiliyor. Kürtlerin kendi kimlikleri ile temsil edilmesine fırsat vererek özgürlük getiriyor. Bu liberalleşme, ayrılma ve ötelemeye izin vermeyecek şekilde gelişti. Kürtlerin görüşüyle ​​birlikte genel toplum değişime uğradı. Onların ayrı bir dile sahip olmaları ve kimliklerini temsil etme haklarına sahip olmaları gerektiği benimsenmiştir. Erdoğan’ın karizmatik liderliği, muhafazakâr kimliği ve Türkiye çapında kabulü bu zihniyeti yaydı.

Kürtlerin entegrasyonu yoluyla temsil, Türkiye’yi etnik yanlısı ve ayrılıkçı siyasetten uzak tutar. Başkalaşmadan kaçınarak, genel topluluk, milletin temeli olan kardeşlik zihniyeti ile yakınlaşır. Kürtler, farklılıkları ile birlikte daha büyük topluluk içinde yer alırlar. Çatışmalar, ölüm ve ayrılık gibi ağır bedeller ödemeden farklılıklarını ve kimliklerini temsil ederler. AK Parti ve Erdoğan’ın bu çabaları HDP tarafından çarpıtıldı. Kürtler, Kürt Ulusal Sosyalizmi adı verilen gerileyen bir ideolojiye çağırılır. Kürtler, Arap Ulusal Sosyalizmi tarafından beslenen Baasçılık’a benzer rejimlere layık görülüyor. Kürtler, etnisite yanlısı, pro-darbe, otoriter, yerel değerlerden kopmuş ve yabancılara inanan bu ideolojiye sunulur.

Türkiye büyük bir sistem değişikliğine yöneliyor. Bu her zaman gerçekleşen bir hareket değildir. Bu harekette Kürtler, gerileyen ideolojileri ve Ulusal Sosyalizm gibi politikaları dışsallaştırıyorlarsa, büyük kayıplarla karşılaşacaklar. “Ayrılık yoluyla temsil”, Kürtleri ayrılıkçı bir konumda ve Müslüman topluluklara karşı yabancı güçler için alt sözleşme yapan bir konuma getirecektir. Entegrasyon yoluyla temsil, saygın, müreffeh ve kardeşçe bir temsil sunuyor. AK Parti ve Erdoğan’ın 16 yıllık siyasetini bütünlük içinde incelediğimizde, gördüğümüz budur.

Önceki İçerik20 yaşındaki doktor Razan al-Najjar
Sonraki İçerik24 Haziran yerel ve yerel olmayanların gösterisi