Türkiye ekonomisi 2017 yılının ilk ve ikinci çeyreğinde yüzde 5,4 oranında büyürken, üçüncü çeyrekte yüzde 11,3’e ulaşmış ve güçlü büyüme performansı yılın son çeyreğinde yüzde 7,3 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2017 yılında GSYİH büyümesi yüzde 7,4 ile bir başka rekor kırıldı.

2017 yılında bu artış hızı ile Türkiye, G20 ve AB ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olmuştur ve İrlanda Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinde ikinci en hızlı ülke olmuştur. AB’nin toplam ortalamasından üç kat daha fazla büyüyen Türkiye, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri olan Çin ve Hindistan’ı geride bırakarak G20 ülkeleri arasında zirveye ulaştı.

Bu büyümenin ardında yatan birçok önemli etken ve gelişme vardır, ancak önce makro ihtiyati politikalarla kredilere ve destek talebine daha kolay ulaşılmasını kolaylaştıran önemli kararlar ilk önce tek tek yürürlüğe konmuştur.

KURUMLAR GELİŞTİRME ORGANİZASYONU

Özellikle 2017 yılında, konut, mobilya ve beyaz eşya endüstrilerinde geçici vergi indirimleri uygulamak, yatırım, üretim, istihdam ve ihracat üzerindeki mali ve kamu yüklerini azaltmak, vergi ve primleri yapılandırmak suretiyle prim borçlarını ertelemek, Kredi Garanti Fonu’nu ve Küçük ve Ortamı İşletmelerin kredilere daha kolay erişebilmelerine yardımcı olmak ve ekonomideki büyümeyi desteklemek için yeni teşvikler uygulamak amacıyla Kurumlar Geliştirme Organizasyonu yürürlüğe girmiştir.

Ayrıca, yapısal reform, Ar-Ge Kanunu, küçük ve orta ölçekli işletmelere yardım eden Chattel İpotek Kanunu, yurt içi tasarrufları ve erişimi artırmak amacıyla Bireysel Emeklilik Sistemine otomatik kayıt yapma imkanı sunan Patent Yasası gibi önemli yasal düzenlemeler de bulunmaktadır. Finansman 2017 yılında yürürlüğe girmiştir.

Kredi Garanti Fonu gibi enstrümanların anında yürürlüğe konması ve bu teşvik politikaları sayesinde verilen maddi desteğin etkisiyle, vatandaşların tüketim harcamaları büyümenin çoğuna katkıda bulunmuştur.

Sanayi sektörünün yıllık büyümeye katkısı 2016 yılına göre yüzde 9,2 oranında artarak 1,82 puan iken, büyümenin 2,3 puan büyümesi yatırım ve net ihracattan geldi. Büyümenin sürdürülebilirliği açısından yüzde 8,84 oranında büyüyen imalat sanayi olumlu mesajlar verdi.

YÜZDE 48’LİK BİR ARTIŞ SAĞLANDI

2008 ekonomik krizinin etkisini gösterdiği 2009 yılı hariç, her yıl büyümeye devam eden, şoklara karşı dayanıklılık gösteren, Türkiye ekonomisine bakıp, uzun yıllar boyunca farklı perspektiflerden rekorlar kırdı. Örneğin, BIST 100 Endeksine baktığımızda, 2002 yılında 10.288 puan olan hisse senedi endeksi, bir önceki yıla göre 2017 yılında yüzde 48 artarak 78.138’den 114.954 puana yükseldi.

Endüstriyel üretim endeksindeki değişim, sanayi üretiminin nasıl değiştiğini göstermektedir. 2015 yılında 100 olan endeks 2016 yılında 103,4’e ulaşmıştır. 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 8,6 oranında artarak 112,3’e yükselmesi, büyümenin sanayi üretimi ile uyumlu ve uyumlu olduğunu göstermektedir. .

Büyüme oranını etkileyen bir diğer kalem ise, yatırımı tetikleyen kredilerin miktarında artıştır. 2015 yılında 1,512 milyon TL olan kredi hacmi, 2016 yılında 1.765 milyon TL’ye, 2017 yılında ise 2.134 milyon TL’ye yükselmiştir.

Yabancıların Türkiye’de kurdukları veya ortak oldukları şirketlerin sayısı toplam 59.580’dir. Sadece 2017 yılında 5.941 yeni yabancı şirket kuruldu. 2002 yılına kadar kurulan yabancı şirketlerin sayısı 5,294 iken, bu büyüme oranlarının bugün ulaşılan noktada rastlantısal olmadığı açıktır.

Ayrıca 2017 yılında kurulan yerli firma sayısı 73.783’e yükselirken, kapatılan firma sayısı da 14.701 olarak gerçekleşti. Kapatılan firma sayısının, kurulu şirket sayısına oranla düşük olması, ekonomideki büyümenin göstergelerinden biri.

EN FAZLA İŞLEM YAPAN 3. ÜLKE

Bir diğer önemli gelişme ise 2017 yılında birleşme ve devralmalar hakkındaki veriler. 2017 yılında, 7,4 milyar ABD Doları işlem hacmi gerçekleşti (2016 yılında 4,6 milyar ABD doları), işlem değerleri açıklandı ve toplam tutarı Türkiye de açıklanmayan işlemler dahil 10 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Bu performansla Türkiye, 11 ülkeden oluşan Orta ve Güneydoğu Avrupa bölgesi arasında değer ve sayı bakımından en fazla işlem yapan üçüncü ülke oldu.

Buradaki çarpıcı nokta, Türkiye’deki işlem hacmindeki birleşme ve satın alımların büyük bir kısmının, 2016’da olduğu gibi yabancı yatırımcılar tarafından gerçekleştirilmesidir. Amerikan yatırımcılarının yabancı yatırımcılar arasında ilk sırada yer almaları dikkat çekmektedir. Çünkü Türkiye’yi yatırım yapamayan bir ülke olarak tanımlayan Moody’s, Fitch ve S & P gibi ABD merkezli kredi derecelendirme kuruluşlarının raporları kendi yatırımcıları tarafından göz ardı edildi.

Büyüme kompozisyonu açısından yatırımdan ve dış talepten gelen büyümeye güçlü bir katkı son derece önemlidir. Yatırımları ve ekonomik faaliyetleri destekleyen piyasaları ve Kredi Garanti Fonu’nu harekete geçiren bankalar, yatırım ve iş dünyasının önündeki en önemli engellerden biri olan bürokrasiyi azaltan kararlar, turistik merkezler değişikliklere rağmen hala avantajlı durumda, yeni bir 67 maddelik eylem planının konulması Sonuç olarak, ihracattaki iyileşme sayesinde turizmde toparlanma ve baz etkisi, ekonomik büyümenin bu yıl da güçlü olacağını göstermektedir.

Önceki İçerikİTT’nin anlamı ve sonucu
Sonraki İçerikZırhlı İnsansız Deniz Aracı yolda