Seçim kampanyalarının ortasında, bir kez daha Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın rakipleri Türkiye’de Batılı basının yoğun ilgi yanı sıra batı elçiler gözlemledim.

Seçim vaatlerine veya vizyonlarına odaklanmaksızın, muhalefet adayları, “anti-Erdoğan takıntısı” için Batı dünyasının “en iyi” seçimleri olarak sunulmakta.

yıllardır partisinin başkanlığına yönelik partisinin destek almak mümkün olmamıştır Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ait Muharem İnce mükemmel “aracı” Bazı Batılı elçilerin gündemleri olarak, Erdoğan’ı mücadele olarak tasvir edilmiştir Ankara’da CHP’nin cumhurbaşkanlığı adayı ile atama yapmakla meşgul.

Kısa bir süre önce bir televizyon röportajında ​​İnce’e göre, birkaç Batı elçisi ile bir araya geldiği sırada, önümüzdeki hafta için beş elçisi ile ikinci bir toplantı planlandı.

Avrupa büyükelçisi tarafından “seçilmesi halinde Erdoğan’ı yargılayabileceğini” iddia ettiği iddiası, iddiaya dair raporlardan birkaç gün sonra Danimarkalı büyükelçi tarafından reddedildi.

Ancak, Batılı temsilcilerle Türk halkının refahını tartışmamış olduğu açıktır.

Alman Bild gazetesi ile yapılan son röportajda, ilk soru Erdoğan’a karşı bir “intikam süreci” başlatıp başlatmayacağıydı.

2011 yılında Arap Baharı’nın başlangıcından bu yana Türkiye, Mısır ve Tunus’tan sonra gerçekleşen bir dizi ülkede bir sonraki olarak kabul edildi. Bu nedenle, Gezi protestoları ve demokratik yollarla seçilmiş hükümete karşı 17 ve 25 Aralık’taki yargı darbeleri sahnelendi.

24 Haziran seçimlerinin bu parselleri devam ettirmek için başka bir fırsat olduğu açıktır.

Batıda bazılarının en iyi hedefi olan Erdoğan, olumlu anketlerle kampanya yapmaya devam ederken, İnce’nin dışardaki arkadaşları tarafından sonsuz destek sağlanıyor.

Yabancılar, elbette, bütün yumurtalarını bir sepete koymuyorlar.

Diğer adaylara Avrupa şehirlerinde düzenlenecek toplantıları için yabancı gazetelerde ve yeşil ışıklarda kampanyalarını teşvik etmek için fırsatlar da verildi; Erdoğan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) her fırsatta yol bloklarıyla karşı karşıya.

Önceki seçimlerde olduğu gibi, yapay kombinasyonlar Türklerin ve Türk toplumunun gerçekleriyle uyuşmayacak.

Yabancılar hesaplamaları kendi hayal kırıklıklarına neden olacaktır.

İlginç bir seçim dönemi devam ediyor. Son söz, Türk halkının kararı olacak, yabancıların önerileri ve direktifleri değil.

Önceki İçerikABD ile Türkiye arasında yeni bir sayfa açılır mı?
Sonraki İçerikDemirtaş neden hapiste?