Genel olarak kapitalizmi demokrasi ile ilişkilendiririz. Oysa bugün hiçbir kapitalist toplum demokratik olarak tanımlanamaz. Çünkü kapitalist toplumlarda, insanların özgürlüğü, gerçek anlamda, sağlanamadı ve yöneten hükümetler toplumdan önce cevap vermedi.

Kapitalizm ve demokrasi, birbirleriyle ciddi olarak çelişen kuralları temsil eder.

Öyle ki kapitalizm, mülkiyet haklarını temel alarak, ön planda yer alan ekonomik ayrıcalıklar olarak nitelendiriliyor. Demokrasi özgürlüğü ve hesap verme demokratik sorumluluğunu önceliklendirir.

**

Uygulamada demokrasi, özgürlük ve halkın egemenliği ile tanımlanır. Yine de özgürlük, örgütlenme ve politik, kültürel ve dini düşüncelerin ifadesi olmak demektir.

Bir yandan, demokratik kurumlar sermayenin kârlı yatırım yapma ve işçiliği belirli bir ölçüde disipline etme ve dinamizmini ortadan kaldırma yeteneğini kısıtlayarak ekonominin temel mantığını engeller.

Öte yandan, kapitalist sınıf çok güçlü olduğunda, başta çalışma grubu olmak üzere diğer grupların payını milli gelirden düşürür ve gelir dağılımını kendi lehine çevirir.

Başka bir deyişle, iyi işleyen bir demokratik sistem kapitalizmi kısıtlar ve güçlü kapitalist sistemler demokratik hakları kısıtlar.

**

Friedrich von Hayek, “Bir diktatörün liberal bir şekilde yönetmesi mümkündür. Ve demokrasinin toplam liberalizm eksikliği ile yönetilmesi de mümkündür. Kişisel olarak, liberal bir diktatörün liberalizme sahip olmayan demokratik hükümete tercih edilmesini tercih ediyorum ”diyerek, demokrasinin liberalizmin savunucuları için önemli olmadığını ve demokrasi ve liberalizmin bir ölçüde çatıştığını vurgulamaktadır.

Vizyon sahibi demokrasilerde mülkiyet hakları ve vatandaşlık hakları çok önemlidir. Yine de, bu iki hak kapitalist hükümetlerle çatışıyor.

Örneğin, sen siyahsın. Bir pastaneye gidip bir fincan kahve isteyin. Kahve verilmediğinde (siyah olduğunuz için), tezgahtan ayrılmayı reddedersiniz. Arkadaşların seni destekliyor ve sen de oturma eylemi yapıyorsun.

Yerleşik bir protesto, liberalizmin bir boyutu, diğer bir deyişle bireysel haklar, diğer bir boyut ise mülkiyet haklarıyla çatışabileceğini açıkça ortaya koymaktadır.

Bu protesto, kapitalist pazarın ideolojisi ile de mükemmel uyum içinde. Çünkü kapitalist pazarın temel koşulu, “kim olursa olsun, fiyatı ödüyorsanız, bu ürünü satın alabilirsiniz” ilkesidir.

Bu durumda, kapitalizmle özgürlüğü tanımlayan liberalizm, katı bir yaklaşımla mülk sahiplerinin dışlamak için kullandıkları hakların tam tersidir.

Liberal kapitalist sisteme engel teşkil eden temel tehdit sosyalizm değildir, bireysel hakların, yani demokratikleşmenin tam genişlemesinden kaynaklanır.

Kapitalist ülkelerdeki hegemonik yapı militanizmi ve radikalizmi besliyor.

Sosyalizmden çok kapitalist sistemi engelleyen demokrasi olacaktır.

**

Zenginlik denetimi ve üretim denetimi arasında çok yakın bir ilişki var.

Demokratik kararları politik olarak teşvik edecek bir oluşum (bir kooperatif sistemi gibi), bir üretimin sosyal ağını yalnızca düşük verimlilik pahasına değiştirebilir.

Bir anlamda, demokratik kararları eyleme sokarsanız, bu, verimlilikteki düşüşe rıza göstereceğiniz anlamına gelir. Bu, kapitalizmin ve demokrasinin neden çatıştığını gösteren bir başka göstergedir.

**

Nitekim, liberal politik felsefe, liberal ekonomik teori ile uzlaşamaz.

Liberal politik felsefe, bireyin kendi hayatını değiştirme gücüne sahip olduğuna dair iyi bir haber verirken, liberal bir ekonomik teori, bir çift insandan başka kimseye fayda sağlayan bir ekonomik sistemin yanındadır.

Liberal iktisat teorisi, iktidarı yenilmez kılarak, sermayenin evrensel bir güç olduğu iddiasını açığa çıkarmak yerine, iktidarsızlığın, zulmün meşruiyetine katkıda bulunur.

Bu arada, Marksizm ile liberalizm arasında aslında özünde ciddi bir fark yoktur. Biri birinci sınıf despotizmini savunurken, diğeri de sermayeye hizmet eden devlet despotizmini savunuyor.

**

Ekonomik özgürlük adına tüm duvarları yıkmaktan gurur duyan bir çağda, zorunlu okulların, akıl hastanelerinin ve hapishanelerin, sosyal delillerin, uyuşturucu ve alkol kötüye kullanımının doruğunu sanırım, sokak olayları “meyve” olarak algılanmalıdır. liberal kapitalizmin

Hem özgürlük, hem de demokratik katılım sayesinde, kişinin davranışlarına cevap verme yükümlülüğü büyük ölçüde demokratik duyguları ve yetenekleri artıracaktır.

Kapitalizm ve demokrasi bir kavşağa ulaştı. Kavşaktaki yollardan biri tek yönlüdür. Bu nedenle, alınan herhangi bir yanlış adımı geri almak mümkün olmayacaktır.

Önceki İçerik24 Haziran yerel ve yerel olmayanların gösterisi
Sonraki İçerikABD Dışişleri Bakanı ile görüşmelerde ‘çok başarılı’