Türkiye’de 16 Nisan 2017’de yapılan anayasa değişikliği referandumuyla, 24 Haziran seçimlerinin öncesinde devam eden Avrupa medyasında yeni bir hareket ortaya çıktı. Daha önce Türkiye’ye fazla yer vermeyen çok sayıda gazete ve dergi, referandumdan önce Türkçe yazılan yazıları da içeriyordu.

Türkiye’ye ve Türklere yönelik olumsuz raporları ile tanınan Almanya merkezli bir gazetede, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ön sayfasında bir resmi yer aldı. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde propaganda ve hem Alman hem de Türkçede anayasa reformunu yaydılar.

Avrupa medyasının, özellikle de Almanya merkezli Türk medyasının çoğu, Almanya’daki Türk seçmenleri referandumda “hayır” oyu için seferber etme çabası içindeler. Gazetelerden prestijli gazetelere kadar, en çok da Erdoğan’ın sandıklarda yenilgisine odaklandı.

Erdoğan’a diktatör olarak atıfta bulunarak durmadan hakaret ettiler. Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) sürekli olarak lekelendi. Öte yandan, “hayır” kampanyasının propagandasını yapan muhalefet lideri hiperbolik olarak övüldü. Muhalefet partisi içindekiler bile önderlerin gerçek yetkinliğinin farkında olduklarından övgüyle şaşırdılar.

Bütün hakaretler, yalanlar, manipülasyon ve propaganda, boşuna olmuştur. Avrupa’daki Türk seçmenler, ezici çoğunluğa sahip yeni anayasaya “evet” dedi.

Bu sonuç sayesinde Türkiye, 16 Nisan 2017 tarihinden itibaren yeni ve modern bir anayasaya kavuşmuştur. Bu anayasa, Türkiye’nin modernleşme, demokratikleşme ve konsolidasyon süreçlerini hızlandıracak olan başkanlık sistemine geçişi sağlamıştır. Halen, seçmenlerin meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için iki ayrı sandık başına gideceği 24 Haziran’da erken seçimler yapılacaktır.

Ne yazık ki, Avrupa medyası, seçimleri engellemek için hala iğrenç yöntemlerini sürdürmekte olduğu için referandum sürecinden herhangi bir ders almamış gibi görünüyor. Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya, Danimarka, İsviçre ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde medya kuruluşları Erdoğan ve AK Parti’ye karşı propaganda kampanyası başlattılar. Yine bu amaçla her türlü hakaret, yalan ve propaganda araçları kullanılmıştır.

Avrupa’da gazeteler ve dergiler her gün Erdoğan’a hakaret ediyor. Bazı asılsız iddialar bile başlıklar halinde yazılmıştır. Diktatör olarak belirttikleri başkan, demokratik olarak seçilmiş bir liderdir. Şimdiye kadar katıldığı tüm seçimlerde, bir heyelan tarafından seçildi. Demokratik olarak seçilmiş bir lider diktatörü aramak hiçbir şekilde etik değildir. Ancak, Avrupa medyası bu konuya gelince basın etiğini ihlal etti.

Bu tutumla, Avrupa medyası Türkiye’de demokratik seçimlere ve seçmen tercihlerine saygı duymadıklarını kanıtlamıştır. Çok ileri gittiler – Gelecek haberlerin Türkiye’de faşist bir darbe olabileceğinden korkuyorum.

Kuşkusuz, Türkiye’nin güçlü, sosyal ve demokratik bir ülke olması ve Türkiye’nin kalkınmasını zorlaştırmaktan kesinlikle rahatsız olduğu açıktır. Bunu başarmanın tek yolunun, ulusun sevgisine ve güvenine sahip olan Erdoğan’ı devirmek olduğuna inanıyorlar. Amaçlarını gerçekleştirmek için büyük çaba sarf ettiler. Bu amaçla, demokratik değerleri, basın etiğini ve demokrasiyi destekleyen tüm AB değerlerini sürekli olarak göz ardı ediyorlar.

Görünüşe göre, Avrupa medya kuruluşlarının 24 Haziran seçimlerine kadar tek hedefi Erdoğan’ı engellemek ve güçlü bir Türkiye’yi önlemek olacak. Ama yine de eylemlerinin sonuçlarının olduğunu fark etmemişler; Türk vatandaşları ne yaptıklarına kızıyorlar. Türk halkı, bu iğrenç aksiyonlara oy pusulalarında cevap vermeye sabırla bekliyor. Avrupa medyası ve seçmenlerin fikrini şekillendiren örgütlenme faaliyetleri 24 Haziran’da yenilgiye uğrayacak. En üzücü kısım, bu eğilimin utanç verici olan ülkeler arasındaki ilişkilerde telafisi mümkün olmayan bir zarara neden olmasıdır.

Önceki İçerikÇavuşoğlu, ABD ile bir anlaşma için gayret ediyor
Sonraki İçerikGöçmenlik karşıtı politikalar